İrem Tok

Sanat, Oyun ve Deneyim üzerine…

Oyun ve sanat arasında kurulabilecek en doğal ilişki biçimlerinden biri deneyim. Özellikle bu anlamda serginin, lunapark gibi insanlara farklı deneyimler yaşatacağını, eğlendireceğini vaad eden makinelerle dolu bir mekânda konumlanması, sanat ve deneyim ilişkisinin incelenmesine imkân tanıması yönünden önemli.

Lunaparklar içimizdeki mücadeleci tarafı harekete geçiriyorlar. Önce kendimizle mücadele ediyoruz sonra kontrolümüz dışında çalışan dev oyuncak makineyle. Cesaret göstermek adına kendimizi teslim ederken hala direniyor oluyoruz aslında; Kendimizi cesur ve güçlü hissetmek için.

Diğerlerine göre daha az cesaret gerektiren ama kendi gücümüzle yüzleşmemizi sağlayan aletlerden biri olan yumruk ölçerle vuruş gücümüzü test edebiliyoruz. Bu aletin test ederken oluşturduğu direnç makine direnci olmasına rağmen insani gücü sınıyor. Fakat bunu kimin, neyin gücüne kıyasla yapıyor?

 

Lunapark bizi kendi kontrolü içinde dâhil ediyor eğlenceye. Bu noktada yaşamın kendi sisteminden farksız bir sistem içinde eğlenmeye devam ediyoruz. Sistemin büyük dev oyuncakları arasında gücümüzü gösterecek minik yumruklar atıyoruz. Ama o insancıl duyguların ağına düşmüyor, canı acımıyor ya da gıdıklanmıyor.

1 yorum:

Umut Eroğlu dedi ki...

en sevdiğim işlerden biri. metnin anlattığı neyse, uygulamada da olan o. videoyu seyrederken içimdeki tüm yumruklama arzusunu yitirdim desem.. irem'in canlandırdığı 'loser' boksör tiplemesi, "gücünü gösterecek olanın lunaparkta ne işi olur?" ya da "gücün lunaparka mı yetiyor?" sorusunu izleyicinin kaşına çakıyor.