Güneş Çınar




Mitolojik anlatılarda kutsal bir dağ ya da dünyanın merkezi olduğu varsayılan bir alana kurulan kentler, toprağa bağlılığın ve insan yaşamının sürekliliğinin kaynağı olmuştur. Bir zamanlar insanlara güvenilir yaşam alanları sağlamak açısından ortak bir özellik noktasında birleşen kentler, günümüzde "güven" kavramı açısından ama negatif bir düzlemde ortaklıklar taşımaktadır. Bir yanıyla dışa karşı güveni sağlayan ama kendi içinde yeni tehdit unsurları barındıran kent yaşamı bu tehditlerin evrimiyle özdeşleşen bir tarihsel öykünün kahramanı olmaya başladı. Üstelik bu tehlikeyi yaratan olgular bizzat güven amacıyla güvenli yaşam isteğiyle kentte yaşayan insanların eliyle, düşleriyle ve eylemleriyle ile yaratılmakta...

İnsan bu eylemleri ile kenti kendisi için adeta bir labirente dönüştürmekte, bu eylem dizgelerinin yarattığı ürünlerin oluşturduğu bütünlük, bütün karmaşıklığı ile gene bireyi temsil eden yeni bütünsel yapılar oluşturmaktadır. Bu yapıyı organik bir sistem olarak tanımlayabilir miyiz? Peki bu sistem bir canavara dönüşebilir mi?

Bu soruların irdelenebildiği bir eylemin içine izleyicileri davet ederek bir yapıt gerçekleştirmeyi amaçladım.

Hiç yorum yok: